RÖPORTAJLAR

Sn. Memduh ŞANLI – AVUSTRALYA

Published

on

Bu ay uzaklarda, Aborijin’lerin ülkesinde yaşayan senseilerimizden Memduh ŞANLI ile röportaj yapmak üzere yer kürenin öbür ucuna Avustralya kıtasına uzanıyoruz. Sensei Oss

Oss.

S1. Sensei bize kısaca kendinizden bahseder misiniz, ne kadar zamandır Avustralya da yaşıyorsunuz..?

C1. Önce uzaklarda ülke özlemiyle yaşayan Türk Karate-Ka’larla böyle gönül köprüleri oluşturduğunuz için sizlere ve Turkkarate.com’ a teşekkür etmek istiyorum. 1961 doğumluyum. Çocukluğum da babam Çorum da kereste ve briket ticareti yapan küçük bir esnaftı, bizlere daha iyi bir yaşam, daha iyi bir gelecek temin etmek adına ailece Avustralya ya göçmen olarak yerleşme kararı aldı.

1974 yılında daha henüz o güne kadar adını duymadığım, haritada yerini dahi bilmediğim bu kıtaya geldik. Tabi göç yollarına düştüğümüz de en baştan aile ileride tekrar bir araya gelmek üzere ikiye bölündü. Yani nasıl söyleyeyim, her göçün kendisine özgü hüzünlü bir hikayesi vardır, isterseniz bu zorlukları röportajımızın gelişiminde gerek olursa kısa kısa anlatmaya çalışırım.

S2. Sensei kesinlikle sizi anlıyorum yola daha iyi yaşam koşulları oluşturmak adına da çıkılmış olsa sonuçta göçmenliğin şartları ağırdır, göçerin en zor ve acılı dönemi de yeni hayatında ki ilk yılıdır, o süreçte bastığınız toprak ayaklarınızın altından kayıyor, tutunduğunuz değerler bir bir yerinden kopup sizi uçurumlara sürüklüyor gibi hisler yaşanır, bu başta ben size göçerliğinizin ilk yılını sormak istiyorum, ‘’ babam neden böyle bir karar aldı ne işimiz var buralarda’’ dedirten zorluklara değinmenizi rica ediyorum?

C2. Geldiğimiz de Avustralya’nın en gelişmiş kentlerinden Melborne’da Türk göçmen kolonisinin yoğun olarak ikamet ettiği bir yere yerleştirdiler bizi. Aile büyüklerimize iş, bizlere de eğitim imkânları yaratılması gerekiyordu. Bulunduğumuz ülkenin iş ve sosyal kültürüne hepimiz çok yabancıydık, çevremizle iletişim kurabilmek için en temel gereksinimimiz İNGİLİZCE konuşabiliyor olmamızdı ama böyle bir becerimiz yoktu. Okula başladığım ilk altı ay yaşadığım zorlukları anlatamam, iletişim eksikliğinin neden olduğu ortamlar da sık sık kavgalara karışıyor, şiddete başvurmak zorunda kalıyordum. O günlerde başlayan Kıbrıs çıkartması çevremizde bulunan Rum kökenli ailelerin çocukları ile aramıza büyük bir gerginlik oluşturmuştu, öyle ki insanlar birbirlerine merhaba bile dese küfür gibi algılanıyordu, öyle ki bir dönem okula giderken üzerimde ((SİLAH )) taşıdığım bile oldu… Yani zordu, göçmenliğimizin ilk yılları çok zordu…

S3. Söyledikleriniz çok çarpıcı, o yaşta bir çocuğun silah taşıma ihtiyacı hissetmesi bile içersine düşülen güvensizliğin ve yalnızlığın en önemli ifadesi olmalı… Peki, Karate’ye başlama fikri o süreçte, kendinizi koruma güdüsüyle beraber mi ortaya çıktı?

C3. Aslında Karate ile ilk tanışmam Çorum’da 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı (1974) ‘ında izlediğim kırış gösterileri ile olmuştu, sonra sinemalarda Bruce LEE filmlerinin kapalı gişe oynadığı, TV’lerde Kung Fu dizisinin çok ilgi gördüğü bir dönemdi, bunlar her yaşıtım gibi benimde mücadele sanatlarına ilgimi artıran faktörler olmuştu, bu ilginin üzerine yeni yaşamımızda ki güven arayışımı da eklerseniz Karate’ye başlama nedenim anlaşılmış olur.

S4. Demek ki Karate o zorlu süreçte ilk güven sığınağınız olmuş?

C4. Evet, gerçekten öyle oldu. 1975 yılında mahallemiz de bulunan dojo ya üye olduğumda haletiruhiyem buydu. Ama bu başlangıç ile beraber haftanın beş akşamı dojo da Karate yaparken ‘’DO’’ nun ne olduğunu anlamaya başladım. Ve işte biliyorsunuz 33 yıl oldu hala DOJO dayım, sonuçta öyle ya da böyle DO kültürü ile bütünleşen bir yaşam yolunun yolcusu oldum.

S5. Karate elbette tek başına freni olmayan araba gibi, sistemi sanat haline dönüştüren, yaşanılır kılan, yaşam yolu haline dönüştüren hiç kuşkusuz (( DO )) prensipleri, burada DO’ yu yaşam yolumuzu düzenleyen sinyalizasyon düzenine benzetirsek hata yapmış olmayız herhalde!? Sorularımıza devam edelim. Karate-DO ya başlama isteğiniz aileniz tarafından destek gördü mü?.

C5. Evet kavramları yerine oturtmak gerekirse ben önce Karate’ye başladım sonra ‘’DO’’ ile tanıştım! İsterseniz bu konuyu biraz daha açarız… Aile desteğine gelince, Babam Karate ye başlama isteğimi çok anlayışla karşıladı, çok destek oldu, annem ise karşı durdu, ana yüreği işte benim bu çalışmalarda fiziki olarak zarar göreceğim endişesini taşıdı…

S6. Tamam, Karate ye başladınız, ama ((Karate)) ve ((DO)) nun ayrıldığına hangi evrede vardınız, sistemin içerisinde sizi etkileyen ilk kıpırdanmalar neydi, bu arada dojonuz da hangi ekol çalışılıyordu, bir antrenmanın kapsamı neydi yani o evreleri, o ilkleri biraz daha açar mısınız?

C6. Üyesi olduğum Dojo da SHOTOKAN ekolü temsil ediliyordu. JKA dan kahverengi kuşak düzeyinde iki senpai derslerimize giriyordu. Dojo ya ilk adım attığımda beyaz kemerimi giydiren de bu sempailerim olmuştu ama doğrusu onlar kahverengi kuşakta olsa benim ilk SENSEİLERİM di. Dojomuz da haftada 5 gün antrenman yapılıyordu fakat ben boşta kalan diğer iki gününde dojo nun açık olmasını arzu ediyordum. Büyük bir heyecan ve Karate ruhu ile doluydum, kısa sürede kendime olan güvenim artmış, huzursuzluğum yatışmış, etrafıyla uyumlu bir insan olmaya başlamıştım. Antrenmanlar bol tekrar esasına dayanan KİHON ağarlıklıydı, hiç unutmam iki saat süren bir çalışma sonucunda sadece 3 arkadaş ayakta kalmıştık, çalışmalar JKA temelli olduğu için çok insan uyum gösteremiyor, Karate den ayrılıyordu. Dojo da çok sıkı ve sert bir disiplin hakimdi. Fiziki disiplinin yanında DO prensiplerinin Karate nin olmazsa olmazı olduğu anlatılıyordu… İşte Karate ve DO bu anlayış içerisinde bir araya geldi ve benim için bir yaşam yolu olarak ta kaldı…

S7. Sensei beyaz kuşağı taktık buraya kadar tamam peki siyah kuşak ne zaman geldi… Sonra Dojo içi veya bölgesel yarışmalar oldu mu, olduysa onlar ne zaman başladı..?

C7. Siyah kuşak takmayı 1979’da hak ettim. Biraz önce de değindiğim gibi antrenmanlarda çok istekli oluşum ve devamlılığımdan ötürü senseilerimin özel ilgilerini görüyordum, dojo içi ve ardından bölgesel şampiyonalar derken 1980 yılında önce eyalet aynı yıl Avusturalya kumite şampiyonluklarına ulaştım.

S8. Bu başarılarla beraber çalışma düzeninizde bir değişiklik oldu mu, mesela Eyalet veya merkezi Federasyonunuzun ileri gelenleri tarafından fark edilme, onların desteğini kazanmak gibi bir durum oluştu mu?

C8. Evet, tabi ki oldu, Öncelikle Avustralya Karate’sinin baş antrenörü Sensei Frank NOWAK’ın ilgisini kazandım. Frank sensei 1968–1970 yıları arasında Tanaka sensei ile birlikte JKA insrektör kurslarını başarıyla tamamlamış Dünya Karatesinin önde gelen bir ismiydi. Frank sensei JKA esaslı terbiye alması nedeniyle çok sert ve çok disiplinli birisiydi. Yaşımın küçük olması nedeniyle kendisi bana çok yakınlık gösteriyor, Avustralya Karatesinin ileri gelenlerine ‘’Memduh bizim geleceğimiz’’ diye beni lanse ederken hem onare olmamı, hem de Karate DO sanatına olan ilgimin daha da yüksel olmasına neden oluyordu… Burada söylemeliyim Karate DO yaşamım boyunca kendime büyük ölçüde Frank sensimi örnek aldım…

S9. Sensei Frank NOWAK Doğu Alman asıllı değil mi?

C9. Evet, Frank NOWAK sensei Doğu Alman asıllıdır. Kendisi Avustralya Karatesinin uzun yıllar baş antrenörlüğünü yürüttü. 1982 yılında WUKO tarafından Dünyanın en iyi hakemi seçildi. Yıllarca WUKO MHK üyeliği görevi yaptı. Toprağı bol olsun şu an aramızda olmayan bu senseimin anısı önünde saygı ile eğiliyorum.

S10. Siz Kanazawa Shian tarafından kurulan Shotokan organizasyonun Avustralya temsilcisisiniz. Kanazawa Shian ile ilişkiniz nasıl gelişti..?

C10. Aslında sensei NOWAK 1977 yılında SKIF’e üye oldu, bizde böylece Dünya Shotokan Karate DO ekolünün SKIF boyutunda yer almaya yöneldik. Kanazawa Shian 1980’de Avustralya ya seminerler vermek üzere geldiğinde NOWAK sensei bu Karate DO efsanesi ile beni çok özel bir takdimle tanıştırdı. Bu tanışma töreni benim Karate DO hayatımda hiç unutamadığım bir anı olarak yerini almıştır. Shotokan dünyasının Mr. Karate DO’su Shian Kanazawa ile o gün başlayan ilişkimiz hiç kesilmeden halen devam etmektedir.

S 11. Sohbetimize yedi ve sekizinci sorularla bağlantılı olarak devam edelim. Siyah kuşağınızı taktınız,ilk eyalet ve ulusal şampiyonluklarla beraber Ülke Karate’sinin ileri gelenlerinin dikkatini çekmeye başladınız, ama siz o ülkede bir yabancısınız,..! Bu öne çıkma durumunuz, bu yükselme grafiğiniz önünüze farklı engellerin çıkartılmasına zemin oluşturdu mu?

C 11. Dünyanın her yerinde olduğu gibi ırkçılık maalesef Avustralya gibi gelişmiş ülkelerde de olabiliyor. Federasyonda Anglo sakson ve Yunan asıllı antrenörlerin çoğunlukta olması tabi mücadele ettiğim zorlukları arttıran faktörler oldu. Tekrar oraya dönecek olursak 1980 Karate DO yaşamım da hem antrenörlüğe, hem de Avustralya milli takımına adım attığım yani aynı zamanda bu zorlukları kabul ettiğim bir yıl oldu.

Bir yandan Türk gençlerimizi sanatın içersine çekiyor ama Avustralyalılara da ayrım yapmadan ders veriyordum, diğer yandan milli takımda müsabıklık kariyerimi sağlamlaştırmak için mücadele ediyordum. En iyiyi oluşturmak konusunda o kadar azimliydim ki Avustralya Karate camiası içerisinde bana (Parçalayan Türk) lakabı takılmıştı. Ama şunu iftiharla söyleyebilirim ben ve öğrencilerim karşı karşıya kaldığımız ırkçı saldırılara karşı tedbir olarak hep DO felsefesini öne çıkartmayı başardık. Yıllarca ben ve öğrencilerim Avustralya milli takımında çok başarılı görevler yaptık. Hep mütevazi, saygılı ve dürüst olduk. Çok çalıştık, azmimizi ve sabrımızı hiç yitirmedik ve sonuçta şahsım ve öğrencilerim Avustralya Karate camiasının saygı gören bir topluluğu olarak güzel bir yere konduk… Bu konuda gerçekten çabalarımızın yerini bulması beni çok mutlu ediyor…

S 12. Sensei sizin orada Türkiye’mizi, bizleri temsiliyette yüklendiğiniz sorumlulukta bizleri mutlu ediyor. Sabrınız ve azminizden ötürü tabiî ki sizi kutluyoruz. Şimdi buradan devam edelim. Avustralya Karate Federasyonun da ki görevleriniz, SKIF’te ki görevleriniz, dan cetveliniz…?

C 12. Sondan başlayalım. 1982 2. Dan./ 1988 3. Dan. / 1996 4.Dan/ 2001 5.Dan/ 2005 6.Dan oldum. Dan larımı Kancho Kanazawa’ nın açtığı imtihanlarda aldım. 1998 yılında başlayan Avustralya karate Federasyonu Teknik Komite üyeliğim ve milli takım görevlerim halen devam ediyor. 1997, 2000, 2003 ve 2006 uluslar arası hakemlik görevi aldığım yıllar oldu. Son yapılan 2006 SKIF Dünya şampiyonasın da en iyi hakem olarak ödüllendirildim. 1985 ve 1988 yılların da SKIF dünya şampiyonalarına ferdi ve takım kumite karşılaşmaların da da görev yaptım.

S 13. SKIF veya diğer Shotokan kurumlarının Avustralya da organizasyon yapıları nedir?

C 13. Ben kendi organizasyonumu esas alan bir açıklama yaparsam sistem kendiliğinden belirginleşir… SKIF Avustralya’nın her eyaletinde temsil edilen bir Shotokan Kurumu, ülke genelinde 60 civarı dojomuz var, kyu imtihanlarımız bu dojolarda görev yapan senseilerin inisiyatifinde gerçekleşir, Dan imtihanlarımız ise her yıl düzenlediğimiz AVUSTURALYA SHOTOKAN KARATE DO HAFTASIN da yapılır. Bu hafta bizler için tam bir Shotokan Karate DO şenliği havasında geçer. Hafta boyunca seviyelere göre düzenlenen kurslarda Shotokan Karate DO kültürü en iyi şekilde katılımcılara aktarılır. Hafta sonun da Kancho Kanazawa ve Avustralyalı diğer shianlardan oluşan bir komisyon DAN seviye tespit imtihanları yapar. Başarılı Karate Ka’ların diplomaları daha sonra SKIF tarafından düzenlenerek hak sahiplerine postalanır. Bahsettiğim bütün bu Kyu ve Dan imtihanları Avustralya ulusal Karate Federasyonu tarafından otomatikman kabul görür. Yalnız SKIF diplomasına ek olarak ulusal Federasyonun diplomasını da isteyenler cüzi bir ödeme ile onu da alabilirler.

S 14. SKIF’in Avustralya da eyaletler bazında örgütlenme anlayışı nedir. Avustralya Karate Federasyonun Dan imtihanları hangi kriterler üzerine oturmaktadır..?

C 14. SKIF Avustralya da her yıl kendisine bağlı bütün dojoların katılımıyla genel kurulunu yapar ve yönetim kurulunu seçer. Her eyaletten o eyaleti temsilen birer yüksek Dan’lı senseilerden oluşan teknik ve eğitim komitesi oluşturulur. Ancak bu oluşumlar da görev alacak insanlar ve Dojolar için temel kriter herkesin Avustralya ulusal Karate Federasyonuna bağlı olması şartıdır. Bir ayrıntının daha altını çizmeliyim., herhangi bir büyük kuruma bağlı olmayan, düşük Dan seviyeli senseiler için Avustralya karate Federasyonunun bir imtihan komisyonu vardır. Bu komisyon da Shotokan, Goju Ryu, Wado Ryu ve Shito Ryu (WKF nin kabul ettiği 4 ana ekol) dan yetkinliği olan senseilere görev verilir. Yani Federasyonun resmi kabulü WKF nin temel aldığı 4 geleneksel ekolü esas alır, bu ekollerin temel aldığı kendilerine özgü, özerk geleneksel kurumları da bu kabulde yerlerini bulur…

S15. Sensei bu röportaj da sizi tanırken diğer senseilerimiz gibi sizin de tecrübelerinizden en iyi şekilde yararlanabileceğimiz çok güzel doneler ortaya çıkıyor. Siz Dünya Shotokan ekolünün ciddi ve saygın bir kurumu olan SKIF in önde gelen bir ismisiniz, o bakımdan şimdi soracağım soruda bizleri en doğru biçimde aydınlatacak kişisiniz.

Sorum şu., Kanazawa Shian JKA literatürünü alt üst eden, geleneksel yapıyı zorlayan bazı değişimler yaptı, örneğin Goju Shi Ho Sho katası ile Goju Shi Ho Dai Katasının isimleri yer değiştirdi. Meikyo katasında bazı teknikler, Kanku Sho katasında ise Kiai’lerin yeri değişti… Daha sonra yine biliyoruz ki JKA ile yollarını ayırdı ve SKIF’i kurdu. Siz bu organizasyonun içinde olan birisi olarak en azından verdiğim bu örnekleri Kanazawa shian’ın nasıl bir gerekçeye dayandırdığını biliyorsunuzdur, bunları bizimle paylaşırımsınız..?

C 15. Bu sorunun tam karşılığını verebilmek için SKIF organizasyonundan ve Kancho Kanazawa ‘dan bir miktar bahsetmem gerekecek… SKIF 1974 yılında İngiltere, İtalya ve Almanya da bulunan JKA’lı senseiler tarafından organize edildi. O zaman JKA nın uluslar arası baş antrenörü (JKA Internation Division Chief) de üstat Kanazawa idi. Avrupa da yaşayan senseiler JKA’da alınan bazı kararlara mutabık olmadıklarını üstat Kanazawaya aktardılar.

O süreçte çokta açığa vurulmayan problemler gelişti ve Kanazawa sensei ile JKA yönetimi arasında bir kopukluk oluşmasıyla da sensei görevinden alındı. Daha sonra üstat Japonya dan ayrılmaya,Kanada ya yerleşmeye karar verdi. İşte tam bu süreçte Avrupa da yaşayan SKIF üyesi Asano, Miura, ve Nagai gibi senseiler Kanazawa sensei ye Japonya da kalıp SKIF ın başına geçmesini (1976) teklif ettiler.. İşte öncelikle SKIF’in kuruluşu böyle bir temele dayanmaktadır. Kanazawa Shian biliyorsunuz üstat Nakayama gibi JKA nın içerisinde yetişmiş Karate DO sanatının gelişimine büyük katkıları olmuş ve olmaya devam eden bir isimdir. Mücadele sanatlarıyla o kadar iç içedir ki Tai Chi, Kobudo gibi zenginliklere de kurslarında yer verebilmektedir.

Katalar üzerinde yaptığı değişikliklere gelince., Üstat üst seviyede ki öğrencilerine bir katanın Okinava versiyonundan yola çıkarak tüm ayrıntılarını detaylandırmayı eğitim anlayışının içerisine esas almıştır. Bizimle olan çalışmaların da kataları hep Okinava, JKA ve SKIF versiyonlarıyla detaylandırır, bizlerin kataları her boyutuyla öğrenmeye açık bir tutum içersine çeker. Kendisinin tutucu bir yanı yoktur, bir katayı yorumlarken o katada ki tekniklerin çok doğal ve akıcı olmasının, pratik değerini arttıracağını düşünür. Bunları yaparken de hiçbir zaman JKA ile o doğru bu yanlış bağlamında bir ifade karşıtlığına düşmez. Bilakis SKIF in temel aldığı kata anlayışının kendisine ait olduğunu, bu sonuca kendi tecrübe ve araştırmaları ile ulaştığını açıkça ifade eder.

Çokça konuşulan Goju Shı Ho Sho ve Dai katalarında ki isim değişikliği hususuna gelince., Üstad Dai ve Sho katalarının iç yapısını oluşturan teknik ve hareketlerle isimlerin uyumlanmadığını, o nedenle de bu değişikliği yaptığını söyler.

S16. Avustralya eyalet sistemi ile yönetilen çok büyük bir kara parçası, dünyanın 5. kıtası, bura da Karate Federasyonun yapılanma biçimi nedir?

C16. Avustralya 7 eyaletten oluşan Federal bir sistem ile yönetiliyor. Bu yönetim biçimine göre her eyaletin, her spor dalında bir federasyonu var ama bunlar sonuç itibarıyla merkezi ((milli)) federasyona bağlıdır. Bu Karate de böyle, Karate’de de her eyaletin bir Karate Federasyonu var ve bu federasyonlar Avustralya Karate Federasyonuna bağlılar. Eyaletlerde ki dojolar burada temsil edilir. Her temsiliyetin karşılığı bir oy demektir. Yönetim kurulu hakeza birer oyu olan insanlar tarafından oluşturulmuştur. Federasyona kayıtlı olan kuruluş ve dojolar yıllık belirlenmiş bir üye aidatı öderler.

Federal devletten federasyona başarıya dayalı yıllık bir fon ayrılır. Federasyon gelir kaynağının önemli bir kısmını federasyon çalışmaları ve eyalet federasyonlarının sporcularına yaptığı desteklerle sağlar. Şampiyonalar, seminerler ve özel sektörden sponsorluk desteği ile faaliyetlere ekonomik kaynaklar oluşturulur. Her şey devletten beklenmez, faaliyetlere herkesin katkı sağlayabileceği temel kriterler herkes tarafından benimsenmiştir ve herkes işini en iyi şekilde yapmaya çalışır.

S17. Sensei sohbetimizin anavatan bölümünü röportajımızın son kısmına sakladım… Şimdi bakın 1990 yılında Shotokan Karate DO isimli ilk kitabımı yayıma hazırlarken değerli sensei, kıymetli ağabeyim Mehmet DELİOĞLU bana sizden övgüyle bahsetmişti. Öyle ki sizin Shian Kanazawa ile bir resminizin bu kitapta illa ve illa olmasını arzu ettiğini söylemişti. İçerik olarak tamamen çizimler üzerine kurulu olan o kitapta basılı tek resim sizin resminiz oldu. Sanırım o resim aynı zamanda sizin ana vatanla ilk buluşmanız dı… Yani Türk Karatesi ile ilk temasınız gerçekten o kitaptaki küçük resimle beraber mi başladı…!?

C 17. Yurdunuzdan uzakta, dünyanın bir yerinde Karate DO sanatı ile uğraşıyorsunuz ve tabiî ki hiç olmazsa anavatan da bu sanatla iç içe olan insanlarla da kontağınız olmasını arzu ediyorsunuz. Ben o arzu ve istekle 1980 yılında Ankara -GSGM’lüğümüze bir mektup yazmış, ülkemde ki sensei ve sempailerle tanışmak istediğimi ifade etmiştim. Fakat maalesef bu mektubum karşılıksız kalmıştı. Daha sonra kendisi de SKIF üyesi olan Kasım DEMİR sensei ile Kasuya sense aracılığıyla tanıştım ve çok mutlu oldum. 1990 yılında ikinci kez Türkiye ye geldiğim de Kasım sensei ile yüz yüze gelme imkânı buldum. Ve ardından bahsettiğiniz kitabınızda resmimin yayımlandığını da görünce artık kendimi Türk Shotokan Karate DO ekolünün bir parçası olarak görmeye başladım. Buradan öte sırasıyla Kasım DEMİR, Mikdat KAHRAMAN, Mehmet DELİOĞLU, Ali ZAMANGÖR, İsmet TURNA, Hayrettin HAMURCU, Atilla ÇELİKTÜRK, Hakan ALPAY, Ercan İNCE, Hayrullah YAMANOĞLU, Himmet ERKUL, Recep ve Serkan KILAVUZ, M.A. DELİOĞLU, Salih KURT ve şimdi isimlerini hatırlayamadığım birçok değerli sensei ve sempai ile tanışma fırsatı buldum. Şu an Avustralya Karate Federasyonu teknik kurullarında görev yapmaya devam ediyorum ama inanın yüreğim ülkem de yaşayan insanlarımla beraber, iyi ki varsınız, sözün sonun da bu vesile tüm dost ve arkadaşlara sonsuz sevgi ve selamlar gönderiyorum…

Sensei bize zaman ayırdınız, tecrübelerinizi bizimle paylaşma anlayışı gösterdiniz ve ortaya bu güzel ve öğretici sohbet çıktı, size çok teşekkür ediyoruz. Sözün sonunda bizde aynı gönül bütünlüğü içerisinde size İyi ki varsınız diyoruz…

Memduh ŞANLI Oss…
Hasan OKUŞ Oss…

Röportaj : S.Hasan OKUŞ
Editör: Fatih Mehmet DOĞAN

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Trending

Exit mobile version